Suç oluşturan durumların meydana gelmesinde en büyük etken onun suç olduğunu bilmemek veya yeterince önemsememekten kaynaklanıyor. Bize hak ve sorumluluk yükleyen kanunları bilmemek mazeret sayılmayacağı gibi, kanunsuz ceza da olmaz. Buyüzden yaptıgımız her hal ve hareket kanunların sınırları dahilindedir. Bazı şeyler kanaatimizce doğru görünsede kanunlara aykırı olabiliyor. Özellikle başkalarının özgürlük alanına kast edildiği zaman. Sahip olduğumuz hakları kullanırken, başkalarının hakkını ihlal etmemeliyiz.
Bir kişi ihbar veya suç hali üstünde yakalanıp gözaltına alındığında, bazı haklara sahip olduğunu bilmelidir. Bunlar; en başta müdafii isteme hakkıdır. Durumu yok ise barodan görevlendirilecek avukatın orda hazır bulunmasını talep edebilir. Emniyet ve savcılık sorgusunda mahkemeye çıkarılana kadar susma hakkını kullanabilir. Telefon, çanta gibi özel eşyalarının aranmasına izin vermeyebilir. Ama bunun aleyhine işleneceğini de unutmamalıdır. Tutukluluğuna karar verilen kişi, itiraz süresi içinde derhal itiraz edebilir. Hüküm sonunda beraatine karar verilirse gözaltı ve tutukluluk süreleri boyunca geçirdiği gün sayısına tazminat isteyebilir. Bu kanunda açıkça belirtilen haklarımızdır.
Hukuk devleti olarak hukukun amacı kişiyi ve sahip olduğu temek hakları korumaktır. Devletin varlık sebebi de bu hakları koruyarak bireyin hürriyetini sağlamak ve gelişmesi önündeki engelleri ortadan kaldırmaktır.
T.C Anayasasında md.12’den md.75’e kadar “temel hak ve ödevler” adı altında bütün hak ve sorumluluklarımız kanun koyucu tarafından belirtilmiştir. Bunlar;
Seyahat etme hürriyeti vb…
Ayrıca bunun dışında “vergi ödevi” ve “vatan hizmeti” gibi önemli ve temel sorumluluklarımızda söz konusudur.
Ülkede yaşayan her vatandaşın yönetildiği, sorumlu olduğu anayasasını bilmesi lazım. Sahip olduğumuz haklar bizi korurken, bu haklara karşı vazifelerimizi de yerine getirerek toplumsal huzuru yaratabiliriz.